Türkülerimiz güzeldir,müziğin her türlüsünü severiz de türkülerimizin yeri başkadır hep.Yalan dünya işte senden,aha geldim gidiyorum.Kalanlara selam benden aha geldim gidiyorum.Dilimizde pelesenk bu aralar,hem dinliyor hem mırıldanıyoruz.
Çok eski tarih Yunan ya da Helen uygarlıkları,filozofların bolca olduğu dönem.Destotenes ya da Demistones neyse tam aklıma gelmedi isim.Şimdi google girip doğru dürüst ismi öğrenmeye çalışmanın anlamı yok,filozof domates diyelim gitsin.
İşte bu filozof domates önemli bir konuda halka konuşma yapıp bilgilendirecek.Filozofun bir sıkıntısı var,kekemedir biraz,zaman zaman konuşması zorlaşmaktadır.Böyle olunca dinleyiciler,kendi arasında şamataya başlar,her kafadan bir ses çıkmaktadır.Filozof sinirlenip bağırır,dinleyin size anlatacaklarımı.Sakinleşir dinleyiciler ve başlar domates filozof.
Bir zengin ve bir fakir,bir kentden diğer kente gitmek üzere yola çıkarlar.Zengin yayandır,fakirin ise eşşeği vardır.Zengin,fakirden eşeğini kendisine kiralamasını ister.Kabul eder fakir ne de olsa yürümeye alışkın olan odur.Böylece eşşeğe zengin biner,fakir yayan düşerler yola.Vakit öğlen olur,güneş yükselmiş,sıcak yakmakta,etrafta dikili ağaç yok.Mola verirler,fakir hemen eşşeğin gölgeye uzanır.Hop der zengin,eşşeği ben kiraladım,gölge de benimdir.Fakir olur mu der,ben sana eşşeği kiraladım,gölgesini değil.Başlar bir kavga kıyamet,bu sözlerle,kürsüden iner domates filozof.Dinleyiciler bu kez eşşeğin gölgesi ne oldu diye bağırıp çağırmaya başlar.Filozofun yanıtı,ben size çok daha önemli şeyler anlatacaktım,siz eşşeğin gölgesini merak ediyorsunuz.Yürür gider.
Yurdumda zamanın birinde,oldukça varlıklı,çevresindeki herkese hükmetmeye çalışan bir ağa varmış.İşte bu ağa bir gün müthiş bir baş ağrısı ile kalkmış.İki üç gün devam etmiş bu ağrı,aldığı ilaçlar kar etmemiş.Devamında gözlerde yaşarmaya,burun akmaya başlamış.Halsizlik baş dönmesi,ağa perişan.Gitmedikleri doktor kalmamış ama çare yok.En son gittikleri doktor en iyisi eve götürün artık demiş elimizden gelen budur.
Ağayı evine getirmişler,perişan,halsiz o da kaderine razı olmuş.Saç sakal da uzamış tabi arada.Traş ettirelim en iyisi deyip,sürekli traş olduğu berber Mehmet efendiyi efe çağırmışlar.Berber şaşırmış tabi,ağam geçmiş olsun bu ne hal falan deyince.Ağa sorma demiş bir baş ağrısı ile başladı,şimdi gördüğün gibiyiz.Berber Mehmet efendi,ağam sakın senin burnunda kıl dönmüş olmasın demiş.Çok kötü baş ağrısı yapar kıl dönmesi bir bakayım demiş.Bir bakmış hah tamam işte,senin burnunda kıl dönmesi var bayağı da uzamış hallederim deyip kapmış cımbızı.Burunda kıl epeyce uzamış tabi,berber ağanın çığlıkları feryatları arasında,burundan kılı çıkarıp almış.Lakin ortalık kan revan içinde.Ağanın yakınları çığları duyup,ağayı da kanlar içinde görünce,berberi bir güzel pataklayıp göndermişler.
Ertesi gün ağa uzun zaman sonra,baş ağrısız kalkmış.Neşelenmiş biraz sonraki üç gün içerisinde toplamış kendini iyice.O da anlamış ki derdi burnundaki kıldır.Berber Mehmet efendiyi çağırıp hem teşekkür etmiş hem bir sürü ihsanda bulunmuş.
Yanisi şu kardeşim,bazan çok büyük sandığınız dertler aslında çok basit nedenlerden kaynaklanmaktadır.Burnundan kıl aldırmamak,herkesin başını ağrıtabilir.Bazan berber Mehmet efendilerinde düşüncelerine inanmak bilgisine güvenmek gerekir.
Ha bir de popülerlik mevzuu var,popülerlik ne demek biz çok fazla çakmayız aslında.Ve bizim popüler olmak gibi bir derdimiz de olmadı hiç şükür.Ve popülerlik içinde sana hiç ihtiyacımız yok sevgili kardeşim.
