Bakınız sevgili arkadaşlar,biz ağırlıklı olarak Tavşanlı amatör futbolu üzerine yoğunlaşıyoruz herkesin malumu.Gene arada ilçemizin bize göre sorunlarını da dile getirip dikkat çekmeye çalışıyoruz.Amacımız gerçekten var olduğuna inandığımız ve aslında çoğunluk hemşehrilerimizin katıldığı,ilçemiz sorunlarına yetkililerimizin dikkatini çekebilmek.Tabi aslında bizim günlümüz,yazılı Tavşanlı basınımızında,ayda yılda bir de olsa,bu sorunları dile getirebilmesinden yana.Ancak yazık ki,bizim yerel basınımız,sorunlarımızı dile getirmekten kaçınıyor,ya da en azından bize öyle geliyor.Bu kısa girişi yaptıktan sonra aklımıza takılanları dile getirmeye çalışalım.Dediğimiz gibi amacımız sorunları ortaya koyabilmek,çözümü elbette ilçemizin en küçükten en büyüğe yöneticilerinin elinde ve yetkisi dahilindedir.
1)Bu aralar,elbette geçmiştende geldiği gibi en büyük sorunumuz ÇELİKLER HOLDİNGİN TERMİK SANTRALLARIDIR.Santralın bacalarından çıkan dumanlar,salgıladıkları kimyasal artıklarla,başta Tunçbilek olmak üzere tüm çevre halkının sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir.Çözümünün santral bacalarına filtre takılmakla giderilebilecek olacağı bilgilerini edindik.Peki neden bu yola gidilmiyor ve hala sorun ortaya yerde duruyor?Efendim santral bu holdinge devredilirken,yapılan sözleşmede,2019 yılına kadar süre verilmiş miş.Bize kalırsa bu 2019 yılıda,vay başladıktı vay filtre takıyordukdu vay yeterli malzeme yoktu,vay kaliteli malzeme bulacaktık diye 1-2 yıl daha atar.Bizim,daha doğrusu yöre halkının talebi bu sorunun bir an önce giderilmesidir.
Bu soruna tepki koymak için,geçtiğimiz günlerde başta Tunçbilek’lierin santral önünde protesto eylemi yapma hazırlıkları vardı.Bu eylem kendiliğinden gelişen,halkın ortaya koyacağı bir tepki eylemi olacaktı.Edindiğimiz bilgiler yurtta OHAL uygulaması olması dolayısı ile,eyleme niyetlenenlerin izin alamadığı yönündedir.Halşbu ki anayasamızın 31. maddesi ne diyor bir göz atalım.”HERKES ÖNCEDEN İZİN ALMADAN,SİLAHSIZ VE SALDIRIZ TOPLANTI,GÖSTERİ VE YÜRÜYÜŞ DÜZENLEME HÜRRİYETİNE SAHİPTİR. O zaman hepimize gözün beş olsun OHAL demek hakkı da düşüyor.
2)Dçnt.Dr. Mustafa Kalemli devlet hastahanemiz de yazıkki,hem doktor,hem personel hem de araç ve gereç açısından yeterli donanıma sahip değildir.Hastahanemize çevre ilçelerimizden de,yönlendirilme olması nedeniyle bu eksikler büyük sıkıntılar yaratmaktadır.Bu sıkıntıyı vatandaş çektiği kadar hastahanede görevli başta doktorlarımız olduğu kadar tüm personel de çekmektedir.Örneğin kısa süre önce bir torun sahibi olmamız nedeni ile,hastahanemizde bir kadın doğum doktoru olduğunu öğrendik.Sayın doktorun hali içler acısı demek doğru olur,hastalara yetişeceğim diye perişan oluyor.Nerdeyse 20 saate yakın görev yaptığı günler oluyor,ona da yazıktır,günahtır.
Biz bu konuyu sayın milletvekilimiz Vural Kavuncu’ya da sorduk.Kendisi duruma vakıf,en az 3 doktor olması gerekli diyor.Bir doktor tayini daha söz konusu,onunda güvenlik soruşturması devam ediyordu.Sayın Kavuncu bir ara yüzyüze konuşuruz,demiştide o fırsatı yakalayamadık.Tabi bir de şöyle bir konu var,Tavşanlı’mızın bütün sorunlarına sadece sayın Kavuncu’mu koşacak.Biz Kütahya’nın en büyük ilçesi değilmiyiz,diğer milletvekillerimiz,Tavşanlı ile ne kadar ilgileniyor,o da ayrı bir konu ayrı bir muamma.
3)Karakova sahalarında ki tesislerimizde bildiğiniz gibi.70 bin nüfuslu Tavşanlı’ya hiç yakışmıyor.Biz devamlı ordan,özellikle tribünleri yüzünden mezbelelik diyoruz.Mezbelelik demekte de yerden göğe kadar haklıyız.Bu düşüncemize aslında,Tavşanlı amatör futboluna gönül veren her kesimden,büyük çoğunluğun katıldığını biliyoruz.
Aslında Karakovaya mükemmel tesisler yapılması yönünde bir proje vardı.Kağıt üzerinde güzel ve açıkcası gerçekleştiğinde bizi heyecanlandıracak bir projeydi.Aklımda kaldığı kadar 3 yıl önce vardı bu tesis projesi.Ancak bir türlü hayata geçirilemedi,elin oğlu bir yılda ne tesisler yapıyor,bizler hala eli böğründe bekliyoruz.
4)Yüksek Hızlı Tren (YHT) mevzusu var birde.Konu gündeme ilk geldiğinde,Ankara-İzmir hattının Tavşanlı’dan da geçeceği şeklindeydi.Ancak gelişmeler o yönde olmadı,Tavşanlı’dan YHT hattı geçmiyor maalesef.Dahası Kütahya’dan da geçip geçmeyeceği yoğu şekilde konuşuluyordu,konuşulmasına da netlik yoktu.Geçtiğimiz günlerde dış işleri bakanımızdı sanırım,Kütahya’dan geçeceğini açıkladı.Kütahya’dan doğruca Afyon istikametiyle hedef İzmir.Tavşanlı gene kenarda kalmış gibi görünüyor sözün özü.
5)Pek ilgi alanımız ve bilgimiz olmasa da yüzeysel olarak,çiftçilerimizden,üreticilerimizden söz edelim.Yazık ki yurdumun genelinde olduğu gibi,Tavşanlı’mızda da üreticimiz verdiği emeğin karşılığını alamıyor.Buğday üreticileri örneğin,geçtiğimiz günlerde bir çiftçi kardeşim,buğdayın kilosu 80 kuruş abi diye yana yakıla dert yanıyordu.Düşün abi düşün bir bardak çayı bir gaymeye içiyorsun,bir kilo buğday 80 kuruş,revamı Allah’tan dedi.Dinledik sadece,doyurucu ve tatmin edici bir yanıt veremedik tabi.
Buğday’ın yanında nohut sorunumuz var bile diyebiliriz gibi.Malum bizler hepimiz leblebimizle övünürüz.Leblebinin anavatanı biziz diye,Çorum’ada posta atarız aklımıza geldikçe.Tavşanlı’lı olarak elbette bende öyle düşünüyorum,lelebi bizimidir tabi.Peki biz leblebinin ham maddesi olan nohutu,Tavşanlı’da ne kadar üretebiliyoruz?Olabilir belki hepsini karşılamak da yetersiz kalabiliriz de,büyük bir ihtiyaca cevap verebiliyormuyuz veremiyormuyuz?Eğer veremiyorsak,sorun burdadır bizce,leblebinin temel maddesi nohutu,yeterli şekilde üretebilmeliyiz.
6)Bakın bu konuyu uzatmadan kısaca yazacağız.Asayiş sorunumuz vardır,yurdumuz geneli dikkate alındığında,maalesef vardır.Bunun belki de en temel sorunu,emniyet teşkilatımızda ki personel eksikliğinin ciddi anlamda var olmasıdır.Bir diğer konusu ülkemiz hukuku ile ilgilidir,emniyet teşkilatımızın,yakalayıp savcılığa gönderdiklerinin,yasa gereği salıverilmeleridir.Bir diğer husus,asayiş konusunda sorun olanların çoklukla aynı ve bilinen kişiler olmasıdır.İşkembeden atmıyoruz,geçenlerde bulunduğumuz bir yerde,hasbelkader görüştüğümüz bir emniyet mensubundan edindiğimiz bilgilerdir.
Şimdilik bu kadar değerli dostlar,ilk dileğim bu yazımın yeterli çoğunluğa ulaşmasıdır.İkinci dileğim okuyucularımılarımızın elini vicdanına koyarak yazımı değerlendirmeleridir,haksızmıyım,sadece muhalefet olsun diye mi yazıyorum,bunun iyi değerlendirilmesini isterim.
